HAVALI OKURLA NİSAN 2023 NİSAN KİTABIMIZ
AH ANNE/ FAZLI NECİP
KİTAP
HAKKINDA
Ah, Anne
romanı takıntılı, mazide yaşayan bir anne ile yüzü geleceğe dönük oğlu
arasındaki çatışmayı konu edinir. İstanbul’un kalburüstü ailelerinden birine
mensup olan Nedim, anne baskısı altında, neredeyse kimseyle görüştürülmeksizin
eski usullerle büyütülmektedir. Fakat Nedim’in hayalleri büsbütün başkadır, o
Batılı bir eğitim almak ister. Sonunda kazananlar oğullarını kendilerine
saklayan, kendi mutluluklarından başka bir şey düşünmeyen anneler mi yoksa
yenilik yanlısı sevdalılar mı olacak? Kendi kararlarını verebilen kadınlar mı
yoksa evinden çıkmayarak boyun eğenler mi? Yanıtlar yaklaşık yüz yıldır dergi
sayfalarında bugünün okuruyla buluşmak için bekleyen romanın satırları arasında
gizli.
FAZLI NECİP
KİMDİR?
Gazeteci,
yazar (D. 21 Nisan 1864, Selânik - Ö. 19 Haziran 1932, İstanbul). Selanikli
Abdurrahman Nafiz Bey’in oğludur. İlk ve
ortaöğrenimini Selânik’te tamamladıktan sonra avukatlık sınavı verdi. Aynı
şehirde bir süre avukatlık ve öğretmenlik yaptı. Bu sıralarda İstanbul
gazetelerine de “Selanik Mektupları” göndermek sureti ile yazarlığa başladı.
Asır (1896, sonradan Yeni Asır) gazetesini çıkardı. Rumeli’de büyük bir prestij
kazanan bu gazetenin 1909 tarihine kadar başında bulunarak binlerce başmakale
yazdı.
1909’da
(Dahiliye Nazırı Talât Beyin zamanında) İstanbul’a gelerek Matbuat Umum
Müdürlüğü görevinde bulundu (1909-12). Bu görevden emekli olunca Tütün Rejisi (Tekel)
İdaresinde çalıştı. İttihad ve Terakki Partisinin çalışmalarına da katılmış
olan Fazlı Necip, Cumhuriyetten sonra Türk Hayatı (1925) adlı bir dergi
çıkarmıştı. Gazeteciliği ve romanları dışında tarih, coğrafya alanında
yayımlanmış kitapları telif ve çeviri olarak kırk civarındadır.
ESERLERİ:
MEKTUP:
Mektûbat (Beşir Fuat’la yazışmaları, 1888).
ROMAN:
Tebessüm (1889), Cani mi Masum mu (1889), Dilâver (1902), Menfâ (1909),
Dehşetler İçinde (3 cilt, 1909), Küçük Hanım (2 cilt, 1910), Türk Kızı (1925),
Saraylarda Mecnunlar (1928), Külhani Edipler (1930).
ARAŞTIRMA-İNCELEME:
Mufassal Coğrafyayı Umumî, Tarih-i Tabiî, Usulü Sarf-ı Osmanî, Sanayi-i Cesime
(1887), Aile Bütçesi: Medeni Hayat Bilgileri (1934), Aile Sofrası, Aile
Eğlenceleri.
DİL:
Nev-Usul Sarf-i Osmani (1895).
YILLIK:
Selanik Vilayeti Salnamesi 1307 (1892).
ÇEVİRİ:
Mebahis-i Muhtasara-i Fenniye (1887), Nişanlı Bir Kızın Jurnali (1887), Familya
Çocukları I-III (E. Sue’dan, 1887), Erbab-ı Mütalaa ve Tahrire Vesaya-yı
Sıhhıye (1887), Valideyi Arayınız (Mme A. Ségalas’dan, 1888), Coğrafyayı Tabiî
ve Politikî (1889), Mufassal Cofrafyayı Umumî (1891), Gönül Faciaları (1891),
Hayalperver Bir Kadın (1892), Arsen Lüpen (6 kitap, 1910).
KİTAPTAN
ALINTILAR
“Seyahat
aydınlanmak ve bilgilenmek için en kestirme yoldur.”
“Ben muhite
önem vermem anacığım. İyiliği, kötülüğü takdir edemeyen bir muhit istediği
hükümleri verebilir. Ben ondan etkilenmem.”
“Bazı
anneler evlatlarını evlendirecekleri zaman onların düşüncelerini önemsemez,
yalnız kendi arzularına göre bir gelin veya damat seçer, bencilce bir inatla,
bütün güçlerini kullanarak istediklerini yaptırır, çocuklarını bedbaht ederler”
“Ben
dedikodudan uzak, huzurlu, samimi bir hayat yaşamak isterim...”
“Keşke
bilsem ve okusam! İlmin fenası olmaz. Çince okumak bile faydalıdır.”
“Çocuk daima
annesinin yanında, onun gözetimi altında camlık içinde yetiştirilen çiçekler
gibi renksiz büyüyordu.”
“Her cemiyet
layık olduğu hükümete mazhar olur.”
“Kadınları
kafesler arkasında, peçeler altında saklamak onların namusunu, iffetini
korumaya yetemeyeceğini binlerce vukuatla kanıtlanmıştır.”
“Özgürlük ve
hürriyet fikirleri besleyen aydın fikirli insanlar için bu memlekette yaşamak
felaket!”
"Sesi
sedası çıkmayacak, kaynanasına esir gibi itaat edecek böyle bir gelin en tatlı
hayaliydi."
“Ben annemi
kurtarmak için istikbalimi, saadetlerimi feda ederek ümitler beslediğim
aydınlık hayattan intihar ediyorum.”
“gönlünce,
huzurlu bir hayat göremeyecek miydi?”
“Annesine
olan hürmet ve muhabbet hislerini zehirliyordu. Ümitsizliklerinin acıları
arttıkça buna
sebep olan
annesine karşı hissettiği kırgınlık da BÜYÜDÜ.”
“Sık sık
içini çeker, "Ah, anne" derdi.”
"
Burada bizim için artık yeni bir hayat başlamalı, eski âdetler, ... , eski
kafalar, her şey değişmelidir. Ancak bu sayede hem kendimizi hem vatanımızı
kurtaracağız... "
"Artık
annesinin kanadı altından çıkmak, kendi kanadıyla uçmak hevesi duyuyordu."
YORUMLARIMIZ
Geleneksel bir ailede büyümüş, batılı fikirlere alışmamış Nazmiye Hanım'ın; onun tam tersi, İngilizce eğitimi almış, hayatını batıya uygun uyarlamış oğlu Nedim'in fikirlerinin çatışmasını görüyoruz. Nazmiye Hanım oğlunu sessiz, sözünü geçirebileceği bir kızla evlendirmek ister. Ancak Nedim küçüklüğünden beri Rezzan'ı sevmektedir, onunla evlenmek ister. Rezzan, Nazmiye Hanım'ın istediği tarzda bir gelin değildir ve Nazmiye Hanım oğluna istediği kızla evlenmesini yoksa evden gidip oğlunu terk edeceğini söyler. Nedim'in bu tutum karşısında ve sonrasında neler yaptığını okuyoruz. Aşk mı ? Yoksa anne mi? Okurken bu yaşanan ikilemi sorguluyoruz...
Roman, sade ve akıcı anlatımıyla sıkılmadan sonuna kadar bir çırpıda okunuyor. Yeşilçam filmi tadında, eski-yeni çatışması, aşk, entrika, hasret, acı, gözyaşı, mutluluk ne ararsanız var, okuması kolay, insanı yormayan bir anlatımı var.
Yazar Fazlı Necip Bey ve baş kahramanımız Nedim ile benzerlikleri olduğunu düşünüyorum. Kendisi de medeni yeniliklerden yana ve eğitimli bir kimsedir. Romanın 1906 da yazıldığını düşünürsek, dönemin aydın, modern, okuyan, yenilikçi bir insan olduğunu düşünüyorum. Belki de hayatında hiç kavuşamadığı bir Rezzan vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder