10 Mayıs 2023 Çarşamba

 HAVALI OKURLA NİSAN 2023 NİSAN KİTABIMIZ

AH ANNE/ FAZLI NECİP


KİTAP HAKKINDA

Ah, Anne romanı takıntılı, mazide yaşayan bir anne ile yüzü geleceğe dönük oğlu arasındaki çatışmayı konu edinir. İstanbul’un kalburüstü ailelerinden birine mensup olan Nedim, anne baskısı altında, neredeyse kimseyle görüştürülmeksizin eski usullerle büyütülmektedir. Fakat Nedim’in hayalleri büsbütün başkadır, o Batılı bir eğitim almak ister. Sonunda kazananlar oğullarını kendilerine saklayan, kendi mutluluklarından başka bir şey düşünmeyen anneler mi yoksa yenilik yanlısı sevdalılar mı olacak? Kendi kararlarını verebilen kadınlar mı yoksa evinden çıkmayarak boyun eğenler mi? Yanıtlar yaklaşık yüz yıldır dergi sayfalarında bugünün okuruyla buluşmak için bekleyen romanın satırları arasında gizli.

FAZLI NECİP KİMDİR?

Gazeteci, yazar (D. 21 Nisan 1864, Selânik - Ö. 19 Haziran 1932, İstanbul). Selanikli Abdurrahman Nafiz Bey’in oğludur.  İlk ve ortaöğrenimini Selânik’te tamamladıktan sonra avukatlık sınavı verdi. Aynı şehirde bir süre avukatlık ve öğretmenlik yaptı. Bu sıralarda İstanbul gazetelerine de “Selanik Mektupları” göndermek sureti ile yazarlığa başladı. Asır (1896, sonradan Yeni Asır) gazetesini çıkardı. Rumeli’de büyük bir prestij kazanan bu gazetenin 1909 tarihine kadar başında bulunarak binlerce başmakale yazdı.

 

1909’da (Dahiliye Nazırı Talât Beyin zamanında) İstanbul’a gelerek Matbuat Umum Müdürlüğü görevinde bulundu (1909-12). Bu görevden emekli olunca Tütün Rejisi (Tekel) İdaresinde çalıştı. İttihad ve Terakki Partisinin çalışmalarına da katılmış olan Fazlı Necip, Cumhuriyetten sonra Türk Hayatı (1925) adlı bir dergi çıkarmıştı. Gazeteciliği ve romanları dışında tarih, coğrafya alanında yayımlanmış kitapları telif ve çeviri olarak kırk civarındadır.

 

ESERLERİ:

 

MEKTUP: Mektûbat (Beşir Fuat’la yazışmaları, 1888).

 

ROMAN: Tebessüm (1889), Cani mi Masum mu (1889), Dilâver (1902), Menfâ (1909), Dehşetler İçinde (3 cilt, 1909), Küçük Hanım (2 cilt, 1910), Türk Kızı (1925), Saraylarda Mecnunlar (1928), Külhani Edipler (1930).

 

ARAŞTIRMA-İNCELEME: Mufassal Coğrafyayı Umumî, Tarih-i Tabiî, Usulü Sarf-ı Osmanî, Sanayi-i Cesime (1887), Aile Bütçesi: Medeni Hayat Bilgileri (1934), Aile Sofrası, Aile Eğlenceleri.

 

DİL: Nev-Usul Sarf-i Osmani (1895).

 

YILLIK: Selanik Vilayeti Salnamesi 1307 (1892).

 

ÇEVİRİ: Mebahis-i Muhtasara-i Fenniye (1887), Nişanlı Bir Kızın Jurnali (1887), Familya Çocukları I-III (E. Sue’dan, 1887), Erbab-ı Mütalaa ve Tahrire Vesaya-yı Sıhhıye (1887), Valideyi Arayınız (Mme A. Ségalas’dan, 1888), Coğrafyayı Tabiî ve Politikî (1889), Mufassal Cofrafyayı Umumî (1891), Gönül Faciaları (1891), Hayalperver Bir Kadın (1892), Arsen Lüpen (6 kitap, 1910).

KİTAPTAN ALINTILAR

“Seyahat aydınlanmak ve bilgilenmek için en kestirme yoldur.”

“Ben muhite önem vermem anacığım. İyiliği, kötülüğü takdir edemeyen bir muhit istediği hükümleri verebilir. Ben ondan etkilenmem.”

“Bazı anneler evlatlarını evlendirecekleri zaman onların düşüncelerini önemsemez, yalnız kendi arzularına göre bir gelin veya damat seçer, bencilce bir inatla, bütün güçlerini kullanarak istediklerini yaptırır, çocuklarını bedbaht ederler”

“Ben dedikodudan uzak, huzurlu, samimi bir hayat yaşamak isterim...”

“Keşke bilsem ve okusam! İlmin fenası olmaz. Çince okumak bile faydalıdır.”

“Çocuk daima annesinin yanında, onun gözetimi altında camlık içinde yetiştirilen çiçekler gibi renksiz büyüyordu.”

“Her cemiyet layık olduğu hükümete mazhar olur.”

“Kadınları kafesler arkasında, peçeler altında saklamak onların namusunu, iffetini korumaya yetemeyeceğini binlerce vukuatla kanıtlanmıştır.”

“Özgürlük ve hürriyet fikirleri besleyen aydın fikirli insanlar için bu memlekette yaşamak felaket!”

"Sesi sedası çıkmayacak, kaynanasına esir gibi itaat edecek böyle bir gelin en tatlı hayaliydi."

“Ben annemi kurtarmak için istikbalimi, saadetlerimi feda ederek ümitler beslediğim aydınlık hayattan intihar ediyorum.”

“gönlünce, huzurlu bir hayat göremeyecek miydi?”

“Annesine olan hürmet ve muhabbet hislerini zehirliyordu. Ümitsizliklerinin acıları arttıkça buna

sebep olan annesine karşı hissettiği kırgınlık da BÜYÜDÜ.”

“Sık sık içini çeker, "Ah, anne" derdi.”

" Burada bizim için artık yeni bir hayat başlamalı, eski âdetler, ... , eski kafalar, her şey değişmelidir. Ancak bu sayede hem kendimizi hem vatanımızı kurtaracağız... "

"Artık annesinin kanadı altından çıkmak, kendi kanadıyla uçmak hevesi duyuyordu."

YORUMLARIMIZ

Geleneksel bir ailede büyümüş, batılı fikirlere alışmamış Nazmiye Hanım'ın; onun tam tersi, İngilizce eğitimi almış, hayatını batıya uygun uyarlamış oğlu Nedim'in fikirlerinin çatışmasını görüyoruz. Nazmiye Hanım oğlunu sessiz, sözünü geçirebileceği bir kızla evlendirmek ister. Ancak Nedim küçüklüğünden beri Rezzan'ı sevmektedir, onunla evlenmek ister. Rezzan, Nazmiye Hanım'ın istediği tarzda bir gelin değildir ve Nazmiye Hanım oğluna istediği kızla evlenmesini yoksa evden gidip oğlunu terk edeceğini söyler. Nedim'in bu tutum karşısında ve sonrasında neler yaptığını okuyoruz. Aşk mı ? Yoksa anne mi? Okurken bu yaşanan ikilemi sorguluyoruz...

Roman, sade ve akıcı anlatımıyla sıkılmadan sonuna kadar bir çırpıda okunuyor. Yeşilçam filmi tadında, eski-yeni çatışması, aşk, entrika, hasret, acı, gözyaşı, mutluluk ne ararsanız var, okuması kolay, insanı yormayan bir anlatımı var.

Yazar Fazlı Necip Bey ve baş kahramanımız Nedim ile benzerlikleri olduğunu düşünüyorum. Kendisi de medeni yeniliklerden yana ve eğitimli bir kimsedir. Romanın 1906 da yazıldığını düşünürsek, dönemin aydın, modern, okuyan, yenilikçi bir insan olduğunu düşünüyorum. Belki de hayatında hiç kavuşamadığı bir Rezzan vardı.

Sonunda üç şey önemlidir:
"Ne kadar sevdiğin, ne kadar nazik yaşadığın ve senin yazgında olmayan şeylerden nasıl zarafetle vaz geçebildiğin" Buddha

Keyifli okumalar. Safiye



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder