9 Aralık 2023 Cumartesi

İNCİR KUŞLARI/ SİNAN AKYÜZ/ KASIM 2023 

 

KİTAP HAKKINDA

Çok satan romanlarıyla tanınan ve geniş okur kitlesine sahip yazar Sinan Akyüz yine ses getirecek son kitabıyla okurlarını selamlıyor. Alfa Yayınları’ndan çıkan İncir Kuşları’nda yazar, Bosnalı bir genç kz olan Suada’nın gerçek yaşamından yola çıkıyor. Okuru savaşın ve aşkın yakıcı gücüne tanıklığa davet ediyor. Bosna tüm bilinmeyenleriyle ilk kez Sinan Akyüz kalemiyle yazıldı… Sinan Akyüz dünyanın seyirci kaldığı bir soykırımı Suada’nın öyküsüyle yeniden gündeme getiriyor. Yakın tarihi edebiyatla buluşturan yazar, aşkın içinde “savaşı ve şiddeti”, savaşın içinde de “aşkı ve inancı” ustalıkla harmanlıyor. Bu romanla Bosna Savaşı’nın bilinmeyen bambaşka bir yüzü gün ışığına çıkarken; kitap okuyucusuna sürpriz bir sonla veda ediyor. Arka Kapak… Aynı ırktan geliyorlardı. Aynı dili konuşuyorlardı. Bir tek dinleri farklıydı. Biri Müslüman Boşnak genci, diğeri ise Hıristiyan Sırp’tı. İkisi de konservatuardaki aynı Boşnak kızına âşık olmuşlardı. Ve bir gün bu iki genç, güzeller güzeli Suada’ya aşklarını ilan ettiler. Ancak gençlerden biri aşkına karşılık bulmuş, diğeri ise “Kalbimde iki kişiye yer yok” cevabını almıştı. Takvim yaprakları 6 Nisan 1992’yi gösterirken bir bomba düştü beyaz zambakların açtığı yüreklere… Suada patlak veren savaşın estirdiği rüzgârda âdeta savrulan bir yaprak gibiydi. Savruldu, savruldu, savruldu… Sonra da kader onu bir zamanlar ‘hayır’ dediği genç adamın eline esir düşürdü. Genç adam, o gün ela gözlü çöl ahusuna bakmış “Kader bizi ne inanılmaz bir şekilde birleştirdi, görüyor musun Suada?” demişti. Modern zamanlarda Avrupa’da yaşanmış bir soykırımda, kadere inananların romanıdır İncir Kuşları… Bu kitap tamamen gerçeklere dayanmaktadır…


SİNAN AKYÜZ KİMDİR?

4 Nisan 1972'de Iğdır'da doğdu. Orta ve lise öğrenimini çeşitli okullarda tamamladı. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nden mezun oldu. Yirmi üç yaşında gazeteciliğe başladı. Gazeteciliğin hemen hemen her kademesinde çalıştı. Daha sonra gazeteciliğe ara verip Almanya'ya gitti. Bir süre sonra tekrar İstanbul'a döndü. 1996'da Sabah Gazetesi'nin dergi grubunda çalışmaya başladı. O dönem fotoğrafla tanıştı. Birçok yayın organına moda ve portre fotoğrafları çekti. 1999'da Sabah Gazetesi'nin hafta sonu eklerinde çalışmaya başladı. 2001'de fotoğrafçılık mesleğine ara verip ağırlıklı olarak kitap yazdı. 2006 yılında ise Takvim Gazetesi'nde köşe yazarlığına başladı. Şu anda Takvim Gazetesi'nde köşe yazılarına devam ediyor.

Sinan Akyüz Eserleri

DENEME:

Etekli İktidar (2003)

 

ÖYKÜ:

Bana Sırtını Dönme (2005)

 

ROMAN:

İki Kişilik Yalnızlık (2007)

Yatağımdaki Yabancı(2008)

Sevmek Zorunda Değilsin Beni (2009)

Aşk Meclisi (2010)

Piruze: Şamda Bir Türk Gelin (2011)

İncir Kuşları (2012)

Şahika Feraye (2013)

Piruze ve Oğulları (2014)

Aşk Başka Evde (2015)

Bir Evlilik Komedisi (2016)

Yağmurun Gelini (2017)

Meyra: Bir Bosna Hikâyesi(2019)

 

KİTAPTAN ALINTILAR

“Hayallerin olmadığı bir dünya, çiçeksiz bir bahçe gibidir.”

"Şunu unutma ki,

erkekler kalın ciltli kitaplardan değil, çerez niyetine alıp okuyabilecekleri kitaplardan hoşlanırlar. Benim gibi ansiklopedik kadınlar sığ düşünceli erkeklere ağır gelir..."

“Bu genç yaşta neden bu kadar şiddetli bir

Kaderi üfledin içime?”

“Günü geldiği vakit sevgilim

Orada olacağım

Sen de oradaysan şayet

Senin için yaşamaya devam edeceğim”

"Türkler" dedi sesi titrerken, "bu topraklardan gittiklerinden beri sahipsiziz. Şimdi sahip olduğumuz tek şey Allahımız. Umarım yüce rabbim bizi korur.”

“Artık vatan toprağımın üzerinde açan değil, solan beyaz bir zambaktım ben.”

“...ama sevdiğimiz insanları kaybetmenin acısını hiçbir şey dindiremez...!”

“Erkekler galiba çocuklarının annesiyle evli oldukları sürece babalık görevini üstleniyor. Bir gün gelip çocuklarının annesinden ayrıldıklarında ise aslında çocuklarından ayrılıyorlar.”

“Sen tarih kitapları nasıl yazılır bilmiyorsun. Tarih kitapları insanoğlunun aklının almadığı savaşlarla doludur.”

"İnsanın kalbindeki gerçek aşk, dörtnala giden bir at gibiymiş. Ne dizginden anlarmış, ne de bir söz dinlermiş."

“Bir halkı yok etmek isteyen faşistler, o halkın müziğini ve kültürünü de yok etmiş olmazlar mı sence?”

“Konuşmak tehlikeli...

Susmak günahtır...”

"Oku. Oku­muş insandan zarar gelmez."

“Bu güçlülerin ve acımasızların dünyası”

“Unutma! Başkalarının yaptığı delilik kaderlerimizi mühürlermiş.”


YORUMLARIMIZ

“DÜN SREBRENİTSA, BUGÜN GAZZE”

Bosna Hersek in 1 Mart 1992 deki referandumunda bağımsız bir devlet olmasının ardından Saraybosna’nın Sırp birlikler tarafından kuşatılması, geride büyük acılar ve unutulmayacak kötü hatıralar bırakan kanlı bir savaşı başlattı.

Sırp keskin nişancılar kuşatma boyunca yüzlerce çocuk ve sivil öldürdü.

Birleşmiş Milletler Boşnaklar için Srebrenitsa yı “güvenli bölge” ilan etti. Ancak Sırplar bu şehri de kuşatarak yaptığı “etnik temizlik” ile neredeyse hiç Boşnak bırakmadı. Ya öldürüldüler ya da göçe zorlandılar.

Avrupa’nın ortasında uluslararası toplumun duyarsızlığında 3,5 yıl süren ve çok sayıda katliam, soykırım, insanlık suçlarının yaşandığı bir savaş 1995 Dayton Barış Antlaşması ile sona erdi.

Birleşmiş Milletler Barış Gücü Hollandalı Komutan THOM Karremans  Mladic ile kadeh kaldırması tepki toplasa da hiçbir zaman yargılanmadı. Hollanda devletinin koruyamadığı 8000 kadar Bosnalı Müslümanı Sırp milislere teslim etmiş olmasına rağmen ancak 300 kişinin yakınlarına tazminat ödemesi gerektiğine karar verildi.

Açılan mahkemelerde katliamcıların soykırım suçu işlediklerine karar verilse desuçlar bireyselleştirilerek Sırbistan Cumhuriyetinin sorumluluğu olmadığına hükmedilmiş, böylece öldürülen binlerce Bosnalı Müslümanın tazminat almaları imkânsızlaştırılmıştır.

Sırp komutan Ratko Mladic Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından müebbet hapse mahkûm edildi. Aynı mahkeme Sırp lider Radovan Karadzic’e  de 10 ayrı suçtan 40 yıl hapis cezası verdi. Eski Sırbistan Devlet Başkanı Slobodan Miloseviç de yargılanması devam ederken tutuklu bulunduğu cezaevinde hayatını kaybetti.

Hem NATO hem de Avrupa Birliği çatışma bölgelerine müdahale edememiş, gerekli koordinasyonu sağlayamamıştır. Bu durum özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin askeri yönden hala ABD ye bağımlı olduğu yönündeki iddiaları güçlendirmiştir.

BUGÜN

“BM Güvenlik Konseyi üyeleri ateşkes çağrısı üzerine anlaşamadı” !!!!

İsrail Gazze’ye başlattığı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 10 bini geçti.

1917 de İngiliz hükümeti tarafından yayınlanan ve Filistin’de “Yahudi halkı için ulusal bir yuva” kurulmasını desteklediğini duyuran bir bildiri yayınlandı. Filistin’e Yahudi göçü, Filistinli Arap milliyetçileri tarafından ulusal harekâtın başlangıcı oldu. İkinci Dünya Savaşı sırasında bir süre durum sakinleşse de kanlı çatışmalar bu güne dek devam etti.

Bugün, BM İnsan Hakları Konseyi  “ Filistin halkının ciddi bir soykırım riski altında olduğuna olan inancımızı sürdürüyoruz” ifadesini kullandı. Kadınlar, çocuklar da dâhil olmak üzere sivillerin barındığı kamplara saldırmanın savaş kurallarının açık bir ihlali olduğu uyarısında bulunmasına rağmen işgal ve katliamlar devam etmektedir. İnsanlar Bosna da olduğu gibi sözde “ Güvenli Bölgeler”e yönlendirilmekte, bu bölgelerde de bombaların hedefi olmaktan kurtulamamaktadır.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği New York Ofisi Direktörü Craig Mokhiber  İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından, BM’nin etkisiz kaldığını ve başarısız olduğunu söyleyerek istifa etmiştir. Mokhiber istifa mektubunda  “Bir kez daha gözlerimiz önünde soykırım yaşanıyor ve bizim BM olarak bunu durdurabilecek gücümüz yok. Yaşananlar tam anlamıyla bir soykırımdır. ABD, İngiltere ve Avrupa’nın büyük bölümü bu dehşet saldırılarda suç ortağıdır. Bu hükümetler yalnızca Cenevre Sözleşmesindeki yükümlülüklerini yerine getirmeyi reddetmiyor, aynı zamanda İsrail’e silah temin ediyor, istihbarat sağlıyor, siyasi ve diplomatik destek sağlıyor.” İfadesini kullanmıştı.

Amerikalı yetkilinin açıklamaları maalesef Bosna’nın da Filistin’in de siyasi özeti niteliğinde sanırım.

Bosna da yapılan sistematik bilinçli soykırım bugün bütün çıplaklığıyla Filistin’de gözler önünde yaşanıyor ve ne yazık ki birçok ülke tarafından da destekleniyor. Savaş karşıtı söylemler uluslararası arenada yeterli güce ulaşamıyorsa da her gün birçok ülkede eylemler devam ediyor.

“Çocukların öldürüldüğü bir dünyada kimse masum değildir”


DEMET KAPLAN






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder