HER GECE BODRUM/ SELİM İLERİ/ ARALIK 2023
KİTAP
HAKKINDA
Her Gece Bodrum, çağdaş Türk edebiyatının temel romanlarından biri... Edebiyatımızın en büyük ustalarından Selim İleri'yi geniş okur kitleleriyle buluşturan bu eser, yazıldığı günden beri tazeliğini yitirmedi, her kuşak tarafından yeniden keşfedilip okundu.
"Deniz çalkantılarla çarpıyordu kıyılara. İnsanlar, çılgın kalabalık, bir içgüdüyle, tutsakmışçasına kıyı kahvelerine çıkıyorlardı. Dünyanın bütün dilleri konuşuluyordu sokaklarda. Teknelerin yapıldığı sokakta, daracık sokaklarda, şimdi yürüdükleri yolda; her yerde konuşuluyordu. Hızarlar dönüyordu. Kimi çiçekler günbatımıyla kapatıyorlardı taçyapraklarını. Fırınlar çalışıyordu. Kargalar kaleye dönüyorlardı. Akşamüzeri kısaydı, ama inanılmaz bir hareketlilik göze çarpıyordu."
Her Gece Bodrum, çılgın kalabalıkların gerisindeki hüznü,
içe kapanışı, cinsel yalnızlığı hissedenler için...
SELİM İLERİ KİMDİR?
Ali Selim İleri (d. 30 Nisan 1949, Kadıköy, İstanbul,
Türkiye), Türk yazar, senarist, eleştirmen. Kadıköy'de doğan yazar, adını I.
Selim'den aldı. Lise öğretmenleri Vedat Günyol ve Rauf Mutluay'ın etkisiyle
edebiyata yöneldi. Lise ikinci sınıftayken Peride Celal'in Dar Yol (1949)
romanından esinlenerek yazdığı Unutulmak adlı romanının yayımlanmasını için
yayınevlerini dolaştı fakat reddedildi. 1967'de "Savaş Çiçekleri"
adında bir öyküsü Yeni Ufuklar adlı dergide yayımlandı. 1968'da Günyol'un da
yardımıyla öykülerinin yer aldığı Cumartesi Yalnızlığı/Güz Notları kitabı
yayımlandı ve merhum babasına ithaf etti. 1970'lerin başında tanıştığı Halit
Refiğ'in etkisiyle senaryo yazmaya başladı. 1971'de Cennetin Kapısı adlı ilk
senaryosunu yazdı. 1973'te Destan Gönüller adıyla ilk romanı yayımlandı.
Dostlukların Son Günü adlı öykü kitabıyla 1975'te yayımlanmasının ardından
1976'da Sait Faik Öykü Ödülü'nü kazandı. Günümüze kadar çeşitli türlerde birçok
eser verdi.
Hayatı
Selim İleri, 30 Nisan 1949'da İstanbul'un Kadıköy ilçesinde doğdu. Selim ismini Yavuz Sultan Selim'den ötürü ablası Meral İleri koydu. Babası yüksek makine mühendisi Hasan Hilmi İleri, annesi ise ev hanımı Süheyla İleri'dir. 1953'te konuk profesör olarak Almanya'ya giden babası ailesini yanında götürdü.[3] İlkokula başlayacağı yıl aile İstanbul'a döndü. 1955'te Cihangir İlkokulu'nda birinci sınıfı okudu. Birinci sınıf bitmek üzereyken okumayı sökememiştir. Sonraki sınıfları ise Firuzağa İlkokulu'nda okudu. 1960'ta ortaokul eğitimini Galatasaray Lisesi'nde yatılı olarak aldı. Buradan ayrılıp önce Bakırköy Lisesi'ne ardından Atatürk Erkek Lisesi'ne kaydolur. Burada Kafka'yı Türkçeye kazandıran Fransızca öğretmeni, edebiyatçı Vedat Günyol ve edebiyat öğretmeni, yazar Rauf Mutluay, İleri'nin hayatına etki eder.
İleri, lise ikinci sınıftayken Peride Celal'in Dar Yol (1949) romanından esinlenerek yazdığı Unutulmak adlı romanının yayımlanmasını için yayınevlerini dolaştı fakat reddedildikten sonra Dünya gazetesinde de tefrika edilmemesiyle romanı yırttı. Cumhuriyet gazetesinin genç yazarların çalışmalarına şans tanıyacaklarını duyurmasıyla Karanlık Yüzlü Günün Aydınlığı adında bir roman yazıp gazeteye götürdü. Roman acemice bulundu fakat İleri'nin yetenekli olduğu ifade edildi. İleri, ikinci romanı Unutulmak'ı da götürdüğünde yayımlanması için Remzi Kitabevi'ne yönlendirildi fakat yayınevi basılması için gereken yeterliğe sahip olmadığı gerekçesiyle romanı yayımlamayı kabul etmedi. Bir başka romanını yine Cumhuriyet aracılığıyla Varlık Yayınları'na götürdü. Burada Yaşar Nabi Nayır yerli roman basmadıklarını söyleyerek romanı okumadan reddetti. Lise öğretmeni ve Yeni Ufuklar dergisinin yönetmeni Günyol'un yönlendirmesiyle öykü yazmaya başladı. Dergide Cemil Meriç, Ferit Edgü, Nermi Uygur, Orhan Şaik Gökyay gibi edebiyatçılarla tanıştı. Temmuz 1967'de "Savaş Çiçekleri" adında bir öyküsü yayımlandı. İki ay sonra "Bi Keman" adındaki başka bir öyküsü dergide yer aldı. 1968'da Günyol'un da yardımıyla öykülerinin yer aldığı Cumartesi Yalnızlığı/Güz Notları kitabı yayımlandı ve merhum babasına ithaf etti. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne başladı fakat 1972'de fakülteyi yarıda bıraktı.
1971'de ikinci öykü kitabı Pastırma Yazı yayımlandı. Kitap, Peride Celal'in Gecenin Ucundaki Işık (1963) romanının etkisi altındadır. Fakat yeterli ilgiyi görmez. 1970'lerin başında tanıştığı Halit Refiğ, Türk sinemasının yeni senaryo yazarlarına ihtiyacı olduğunu ve İleri'ye senaryo yazmasını önerdi. Böylece 1971'de Cennetin Kapısı adlı ilk senaryosunu yazdı. Yazdığı uyarlama bir senaryo Zeki Ökten tarafından Kadın Yapar adıyla filme çevrildi. İlk özgün senaryosu Bir Demet Menekşe'dir. Damsız Evler, Çürüme, Düşman Gözler ise filme çevrilmeyen senaryolarıdır.
1973'te Destan Gönüller adıyla ilk romanı yayımlandı. Dostlukların Son Günü adlı öykü kitabı 1975'te yayımlanmasının ardından 1976'da Sait Faik Hikâye Armağanı kazandı. Attilâ İlhan'ın teşvikiyle Bu Gece ve Her Gece adında bir roman yazdı ve İlhan'ın isteğiyle Her Gece Bodrum adıyla yayımlandı. 1977'de Türk Dil Kurumu Roman Ödülü kazandı. 1980'de Bir Denizin Eteklerinde öykü kitabıyla 1983'te ilk uzun öyküsü Son Yaz Akşamı yayımlandı. 1983 yılında yayımladığı Annem İçin adlı anı kitabında, annesinin yazarlık yaşamı üzerindeki büyük etkisini dile getirdi. Annesinin ölümüne kadar sekiz yıl süren alzheimer hastalığı yazarın yazarlık anlayışını değiştirdi ve yazarın yaşamında alkolün yeri arttı.
1981'de yazdığı Kırık Bir Aşk Hikâyesi senaryonun filme çevrilmesiyle 1982'de Sinema Yazarlar Birliği tarafından yılın en iyi senaryosu ödülüne layık görüldü. Ardından Seni Kalbime Göndüm ve Göl filmlerinin senaryolarını yazdı. Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu'nun son sözünü romanına isim verdiği Yaşarken ve Ölürken, Milliyet Sanat tarafından yılın romanı seçildi. Aynı yıl Aşkı-Memnû ya da Uzun Bir Kışın Siyah Günleri adında bir inceleme kitabı yayımladı. Çağdaşlık Sorunları, Düşünce ve Duyarlık (1982), Seni Çok Özledim (1986), O Yakamoz Söner (1987), Perisi Kaçmış Yazılar (1996) gibi kitaplarında Türk edebiyatındaki sorunlara eleştirel gözle yaklaştı. 1983'te Ölünceye Kadar Seninim ve 1984'te Yalancı Şafak romanları yayımlandı fakat yeterli ilgiyi görmedi. 1985'te Saz Caz Düğün Varyete kitabını yayımladı. Asker kaçağı olan İleri, bedelli askerlik çıkacağı söylentileri üzerine gerekli parayı toplamak için Hürriyet'te Hayal ve Istırap adında romanını tefrika ettirdi. 1987'de bedelli askerliğin çıkmasıyla üç aylık askere gitti. Askerlik dönüşü senaryosunu yazdığı ve yönettiği Hiçbir Gece, sinemalarda gösterilmedi ve Antalya Film Festivali'nde ön jüri tarafından geri çevrildi.
1990'larda İleri, tiyatro oyunları yazdı. Cahide Sonku'nun
hayatından uyarlama olan Cahide, Ölüm ve Elmas yazarın yazdığı ilk oyundur.
Sonraki oyunu olan Allahaısmarladık Cumhuriyet 1997'de hem Afife Jale hem de
Avni Dilligil ödüllerini aldı. 1998 sahnelenen Mihri Müşfik: Ölü Bir Kelebek
oyunuyla Devlet Sanatçısı unvanını aldı. Türkiye Yazarlar Birliği Roman
Ödülü'nü aldığı Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın'ı 1991'de yayımladı.
Nahit Sırrı Örik'in Kıskanmak (1946) adlı romanından yola çıkarak yazdığı Cemil
Şevket Bey/Aynalı Dolaba İki El Revolver 1997'de yayımlanırken 1999'da Ada, Her
Yalnızlık Gibi, 2000'de Solmaz Hanım, Kimsesiz Okurlar İçin ve 2001 yılında Bu
Yaz, Ayrılığın İlk Yazı Olacak'ı yayımlandı ve roman 2002'de Orhan Kemal Roman
Ödülü kazandı.
2006 yılında Fotoğrafı Sana Gönderiyorum adlı kitabı ile
öyküye geri döndü. 2007'de Hepsi Alev, Kapalı İktisat ve İstanbul Lale ile
Sümbül adlarında üç farklı türde üç kitap yayımladı.
2021'de Erdal Öz Edebiyat Ödülü'nü aldı.
Eserleri
Öykü
Cumartesi Yalnızlığı (1968, Adam)
Pastırma Yazı (1971, Bilgi)
Dostlukların Son Günü (1975, Bilgi)
Bir Denizin Eteklerinde (1980, Altın)
Dostlukların Son Günü (1975, Bilgi) (1978 Sait Faik Hikâye
Ödülü)
İlk Gençlik Çağına Öyküler I-II-III (Derleyen) (1980, Kültür
Bakanlığı)
Eski Defterlerde Solmuş Çiçekler... (1982, Adam)
Son Yaz Akşamı (1983, Altın)
Kötülük, (1992, Remzi)
Fotoğrafı Sana Gönderiyorum (2006, Doğan)
Yağmur Akşamları (2011, Everest)
Roman
Destan Gönüller (1973, Hürriyet)
Her Gece Bodrum (1976, Bilgi) (1977 TDK Roman Ödülü)
Ölüm İlişkileri (1979, Bilgi)
Cehennem Kraliçesi (1980, Altın)
Bir Akşam Alacası (1980, Altın)
Yaşarken ve Ölürken (1981, Altın)
Ölünceye Kadar Seninim (1983, Altın)
Yalancı Şafak (1984, Altın)
Saz Caz Düğün Varyete (1984, Altın)
Hayal ve Istırap (1986, Altın)
Kafes (1987, Özgür Yayın)
Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın (1991, Can)
Kırık Deniz Kabukları (1993, Can)
Gramafon Hala Çalıyor (1995, YKY)
Cahide - Ölüm ve Elmas (1995, YKY)
Cemil Şevket Bey - Aynalı Dolaba İki El Revoler (1997,
Oğlak)
Ada, Her Yalnızlık Gibi (1999, Oğlak)
Solmaz Hanım, Kimsesiz Okurlar İçin (2000, Oğlak)
Bu Yaz, Ayrılığın İlk Yazı Olacak (2001, Doğan)
Yarın Yapayalnız (2004, Doğan)
İstanbul Lâle İle Sümbül (2007, Doğan)
Hepsi Alev (2007, Doğan)
Daha Dün (2008, Doğan)
Bu Yalan Tango (2010, Everest)
Mel'un - Bir Us Yarılması (2013, Everest)
Sona Ermek (2017, Everest)
Deneme
Çağdaşlık Sorunu (1978, Günebakan)
Aşk-ı Memnu Ya Da Uzun Bir Kışın Siyah Günleri (1981, Yazko)
Düşünce Duyarlık (1982, Adam)
Kamelyasız Kadınlar (1983, Yazko)
İstanbul Yalnızlığı (1989, İstanbul Kütüphanesi)
Peride Celal'e Armağan (1996, Oğlak)
Perisi Kaçmış Yazılar (1996, İyi Şeyler)
Sepya Mürekkebiyle Yazıldı (1997, Oğlak)
Kurtuluş Savaşı ve Edebiyatımız (1998, Oğlak)
İstanbul Yıldızlar Altında (1999, Oğlak)
Kırık İnceliklerin Şairi - Behçet Necatigil (1999, Kaf)
Ay Hala Güzel (1999, Kaf)
Biten (İki) Yüzyıl (2000, Oğlak)
Evimizin Tek Istakozu (2000, Oğlak)
İstanbul Seni Unutmadım (2001, Oğlak)
Oburcuğun Edebiyat Kitabı (2002, Doğan)
Rüyamdaki Sofralar (2003, Doğan)
Uzak, Hep Uzak (2003, Doğan)
İstanbul'un Sandık Odası (2004, Doğan)
Kar Yağıyor Hayatıma (2005, Doğan)
Cengiz Tacer - Denizden Yana, Çölden Yana (2005, Milli
Reassürans)
İstanbul Hatıralar Kolonyası (2006, Doğan)
İstanbul'un Tramvayları Dan Dan (2008, Doğan)
İstanbul İlk Romanımda Leylak (2009, Everest)
Oburcuk Mutfakta (2010, Everest)
Yaşadığım İstanbul (2012, Everest)
İstanbul Mayısta Bir Akşamdı (2014, Everest)
Edebiyatımızın Sevdiğim Romanlar Kılavuzu (2015, Everest)
İstanbul Bu Gece Yine Sensiz (2016, Everest)
Anı
Annem İçin (1983, Ada)
Hatırlıyorum (1984, Altın)
Seni Çok Özledim (1986, Özgür Yayın)
O Yakamoz Söner (1987, Ada)
Anılar; Issız ve Yağmurlu (2002, Doğan)
Oyun
Allahasmarladık Cumhuriyet
Ölü Bir Kelebek - Toplu Oyunlar (1998, Oğlak)
Şiir
Ay Işığı (1986, Özgür Yayın)
Söyleşi
Atilla İlhan, Nam-ı Diğer Kaptan (2002, İş Bankası)
Şimdi Seni Konuşuyorduk (2007, Doğan)
O Aşk Dinmedi (Ayşe Sarısayın ile) (2017, Everest
Senaryoları
2007 - Kilit (Sinema Filmi)
1999 - Kerem (TV Filmi)
1994 - Bir Aşk Uğruna (TV Dizisi)
1992 - Yedikuleli Mihriban (TV Dizisi)
1992 - Her Gece Bodrum (Sinema Filmi)
1990 - Yalancı Şafak (TV Dizisi)
1990 - Bir Yalnız Melek (Sinema Filmi)
1989 - Hiçbir Gece (Sinema Filmi)
1987 - Afife Jale (Sinema Filmi)
1982 - Seni Kalbime Gömdüm (Sinema Filmi)
1982 - Göl (Sinema Filmi)
1981 - Kırık Bir Aşk Hikâyesi (Sinema Filmi), diyaloglarını
yazdı
1978 - Seninle Son Defa (Sinema Filmi)
1975 - Çapkın Hırsız (Sinema Filmi)
1974 - Askerin Dönüşü (Sinema Filmi)
1973 - Cennetin Kapısı (Sinema Filmi)
1973 - Bir Demet Menekşe (Sinema Filmi)
1972 - Yaralı Kurt (Sinema Filmi)
1972 - Kadın Yapar (Sinema Filmi)
1972 - Günahsızlar (Sinema Filmi)
Oynadığı filmler
1990 - Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu (Sinema Filmi) 1990,
Yazar
1991 - Şen Dullar (TV Dizisi)
Yönettiği filmler
1989 - Hiçbir Gece (Sinema Filmi)
1992 - Yedikuleli Mihriban (TV Dizisi)
KİTAPTAN ALINTILAR
“Bak, eşya, ne bileyim, anlamsız bir örnek, bıraktığımız
gibidir eşya, her gece bizi bekler. Karanlıkta ışığı yakarsın, gündüz okuduğun
kitap masanın üstündedir. Ben de böyleyim; bulduğun ve bırakacağın gibi.”
“Sevişirler sevgi nedir bilmeyerek, aşk nedir bilmeyerek.”
“Bütün kasaba yakut ışıltısıyla göz kamaştırırken insan
nasıl da tek başına!”
“Bir daha sevmeyeceğim insanları. Telefon numaraları gibi
unutuluyorum.”
''...yaşamayarak yaşlanıyorum...''
“...bir daha gidilmeyen bir ülkeydi çocukluk.”
“Dışa vurdu yalnızlık, dışa vurdu insanların acımasızlığı,
kötülük dışa vurdu.”
“Konuşmadığımız sürece, bireyselliğimizi dışa vurmadıkça
yalana ve kötülüğün dolanlarına saplanacağız. Bir hercaimenekşe değiliz ki,
güzel görünsün yüzlerimize taktığımız maskeler. Bir kaya yengeci değiliz ki,
birbirimizden ve ayak seslerimizden kaçalım. Bir kırlangıç sürüsü değiliz ki,
sıcaktan sıcağa göç edebilelim...”
“Milyonda iki kişi rahat yaşasın diyeydi bu sömürü. Mutluluk
milyonda iki kişi içindi. Herkes milyonda iki kişi uğruna çalışıp didiniyordu.”
“Sonra bir insanla yaşamı paylaşmak zordu; bu yüzden
evlilik, bir evin dört duvarı gibiydi, pencereler kapanmış, hatta örülmüştü ve
her gece karşınızdaki insanın bu kadar dar bir yerde sizden uzaklaştığını
hissedecektiniz. Kimse dayanamazdı buna. Birbirine katlanma durumu, ya da
birinin öbürüne katlanması. Yıkmak zor gelir insana, üşenilir.”
“...kurallarla sınırlandırılmıştı her şey. Kimse özgür
değildi. İnsan yaşamını daha iyi, daha verimli kılamıyorsa özgürlüğünden
konuşamazdı.”
“Dünyanın en çirkin ahlâkı: o üç maymun.”
“İnsan çevresinden kaçmak istiyordu kimi zaman. Bir yığın
arkadaşlık, bir yığın kimsesizlik! Ayrıca insan kimsesizliği besleyebilir,
ondan yeni bir sözcük, yeni bir dil yaratabilir. Böylece herkesin birbiriyle
olan ilişkisi biter, tek başına kalmak, bu ortamda bir onura dönüşürdü.”
“Özenti, her şey özenti burada.”
“Bir tutanakçı gibiyim, çok eski ve unutulmuş bir
tarihçiyim. Kendimin tarihini yazıyorum.”
YORUMLARIMIZ
Romanın genel özelliği, yaşamla barışık olmayan, huzursuz ve çevreleriyle sağlıklı iletişime geçemeyen kişilerin kendi iç dünyalarına gizlenmeyi tercih etmeleridir. Onun figürleri içinde yaşadıkları ortamın kültürüne yabancılaşmış ve en yakın çevreleriyle bile iletişim kuramayan kişilerdir. Aydınların daha çok iç dünyalarında yaşadıkları ayrılık, duygusal uzaklık ve sevgisizlik gibi kırılgan duyarlılıklarını anlatır.
Cem ve Emine yaşanılan iletişimsizlik, yabancılaşma ve çelişkileri sorgulayan roman kişileridir.
Romanda burjuva kesimini temsil eden Betigül’ün İstanbul’daki kış eğlencelerinde tanışan gençler birlikte tatile gidiyorlar Bodrum’a. Cem, Tarık, Murat, Kerem, orada Betigül ve sevgilisi Haydar ile buluşuyorlar ve sonradan onlara Emine, erkek kardeşi Ahmet ve Ahmet’in İngiliz kız arkadaşı Katharina eşlik ediyor. Roman boyunca da sanki bir kamera, kısa süreli zumlamalarla geriye dönüşler, iç monolog ve bilinç akışı tekniği yoğun şekilde kullanılarak başta Cem ve Emine’nin olmak üzere diğer kişilerin iç dünyalarını okura yansıtıyor.
On beş günlük bir tatil sürecinin sadece üç gününü anlatan
roman, Cem’le Murat ve Tarık’ın İstanbul’a dönüşleriyle sona erer. Bütünüyle içsel konuşma tekniğine ( bilinç akışı) dayalı bu dönüş sahnesinde Cem iç duyarlıklarından
uzaklaşmış, Murat’sa yönü ne olursa olsun asıl kalıcılığın sevgide olduğunu
fark etmiştir. Roman dönemin toplumsal şartlarının kişiyi kendi seçimlerini
özgürce yapmasına engel olduğunu ve esas olanın kişinin öz duyarlılığını takip
etmesi olduğu inancı üzerine kurgulanmıştır.
Romanın esas başarısı öz Türkçeciliğin katı bir biçimde
uygulandığı ve Türk romanına politik çatışmaların hâkim olduğu bir dönemde
bireysel duyarlılıkların, ince duyguların içlenmelerin, karşılıksız sevdaların
naif bir üslupla, anlatılmış olmasıdır.
Bodrum' u çok güzel tasvir ediyor ki sadece
güzelliklerini değil, kusurlu yanlarını da yüzümüze vuruyor. Bir yandan doğal
güzelliklerini görürken diğer yandan nasıl tatil uğruna rant yeri olduğunu
görüyoruz.
Selim İleri'nin "Bodrum Üçlemesi"(Cehennem Kraliçesi- Ölüm İlişkileri- Her Gece Bodrum) cinselliğin tüm gerçekliği ile işlendiği ve bu özelikleriyle o dönemin kimi edebiyat çevrelerinde tepkiyle karşılana romanlarıdır. Yazarın bu tavrı cinsel açıdan baskıcı ve mutsuz bir toplum içinde yaşayan bireyin cinsellikten soyutlamayacağı düşüncesinin bir sonucudur.
İnsana kötü hisler yaşatsa da sosyal anlamda hepimizin
yaşadığı ve gözlemlediği bu dibe doğru gidiş duygusunu hissettiren başarılı bir eser.
GÜLAY TOKER