KİTAP HAKKINDA
Ayfer Tunç'tan bugünün romanı.
Güzelliğini zehirli bir sermaye olarak kullanan genç bir kadının hayattan öç almak için soyunmasıyla başlayan bir düşüş hikayesidir Yeşil Peri Gecesi. Modern toplumun ikiyüzlülüğüne, geleneklerin, alışkanlıkların zorbalığına direnen, "farkına varmış" ve bu nedenle acı çeken bir kadının, annesiyle hesaplaşamayan bir kız çocuğunun, okuyanı rahatsız eden ve belki de bu nedenle elinizden bırakamayacağınız öyküsü. Cumhuriyet elitlerinin düşkün kuşakları ile orta sınıfın can çekişen tutunamayanlarının karşılaştığı trajik bir karnavala dönüşen kapak kızının romanı, toplumun ve bireyin ruh haritasını en ince ayrıntısına kadar resmeden Ayfer Tunç'un güçlü anlatımıyla Türkiye'nin çürüyen yüzüne de ayna tutmaktadır.
(Tanıtım Bülteninden)
Ayfer Tunç'un "Kapak Kızı" kitabının devamı. İlk kitapta bir dergiye çıplak poz veren Şebnemin resmini görenlerin iç savaşını okurken, bu kitapta Şebnemin kendi yaşamını okuyoruz.
KİTAPTAN ALINTILAR
"Karısı Haluk’u seviyor. Haluk beni seviyor. Ben Ali’yi seviyorum. Ali Paris’te bir kadını seviyor. Demek ki şarkının bir bildiği varmış, sevenler sevilmiyormuş."
"Olmamış gibi yapabilenlerin dünyası bu, benim değil. Ben yapamıyorum. Ben sosyal bukalemun olamıyorum. Bulunduğum kabın şeklini, bindiğim dalın rengini alamıyorum. Yetmezmiş gibi ışıldıyorum bir de, iyi mi!"
“Bazı ruhlar dışbükeydir, bazı ruhlar içbükey. Biz içbükey ruhlarız, babamla ben. İçimize doğru kapanırız, istiridye gibi.”
"Belki de bir kedi almalıyız. Hatta sokakta bulmalıyız. Adını Gambaz koymalıyız. Olanca gamımızı, kederimizi kediye yüklemeliyiz. Kedi gamımızı kederimizi alıp kaçmalı."
"Aslında zekâmdan çok güzelliğime güveniyordum. Güzelliğimi kullanmak zahmetsizdi. İspat etmem gerekmiyordu, hemen görülüyordu. Hem zaten zekâmı isteyen de yoktu."
"Ezcümle, herkes varlığındaki boşluğu doldurmak istiyor. Dolduramadan ölüyor. Ama uğraşma boşuna, o boşluk dolmaz! Var olmanın boşluğu o! Dolsa biz, biz olmayız!"
"Diyorduk ki: “Ey yeşil periler, ey ruhumuzun sonsuz gecelerinin eceleri. Söyleyin! Yolları ölümle birleşecek olan bu iki hayat başka türlü yaşanabilir miydi?
“Carpe diem!” diyordu yeşil periler, “Elbette, her şey sonsuzca başka türlü olabilirdi. Ama çok geç artık, ânı yaşayın, zaman çünkü yalnızca ileriye akar.”
"İnsanlık anlattığı bütün hikâyelerde yükselmeyi hayal etmiş. Pegasuslar, Tulparlar filan hepsinin amacı yükselmekti. Peygamberler hep göğe yükselmiş. Çünkü tanrının yükseklerde olduğunu söylemiş bütün dinler. (Göklerdeki Babamız’ı Vatuşumun.) Bütün inançlar insana yukarıyı işaret etmiş, arşın en yüksek katını.
Oysa insan denen yaratık yükselemez kolay kolay, aksine, düşer. Bu gezegende yaşanan gerçek hayatta insan dibe iner, bir kere düşmeye görsün. Tutunamazsa kendi insanlığına, arzın merkezine, ateşin ortasına kadar düşer.Uzaklarda aramaya gerek yok, cehennem yeryüzündedir."
"Arzu nesnesiydim, baş belasıydım, orospuydum, pornocuydum, pazarlıktım,şimdi de haber, reyting, fırsat olmuştum. Büyük okazyon olmuştum.. Ben hayatımın her döneminde kadından başka bir şey olmuştum."
"Benim istediğim kuru samanların altından şarıl şarıl akan suları göstermekti. her şey yolundaymış, dünya bok kokmuyormuş gibi yapan milyonlarca insana, 'bir kere bari sağına soluna bak, çürüyor dünya görmüyor musun?' demekti."
"Birden boşaldı içim. Beynimi, iiçindeki tüm zavallı düşünceler, boş umutlar, sefil beklentiler, rezilce hatıralar ve ağır haksızlıklarla birlikte, kana kana kustum. Kustum öz ağzımdan kafatasımı. Kabuk kaldım."
YORUMLARIMIZ
"Kader mi yoksa tercih mi? diye başladık bir zamanlar ve bir yerlerde her anlamda güzel ve mutlu bir ailenin başına gelenleri konuşmaya. Kitap okumadık sanki gerçek bir yaşam hikayesi seyrettik. Zaman zaman içine daldık hüzünlendik, merak ettik, yorulduk, öfkelendik, sorguladık...
Acı çekmek, acı çektirmek, hesaplaşmak üzerine oturtulan çok sağlam bir kurgu. Nereden başlasak, nasıl yazsak sanki eksik kalacak gibi hissettiriyor. Çürümeye başlayan hayatlar ve tıpkı güzellik gibi miras kalan genetik bir çöküşün hikayesi.Ve direnen insan, pimi çekilmiş bomba gibi infilak diyor.Bu direniş, gönüllü bir yok oluş, vaz geçiş çünkü.
Katman katman son derece başarılı bir kurgu, tasvirler çok başarılı. Şarkı sözlerinden, şiirlerden, kitaplardan hatırlatmalarda çok yakışmış, yeniden ne çok şey öğrendik. İşte yazmak, yazabilmek bu...
"Romantik Kitaplar" kategorisinde okuduk , aslında "yer altı edebiyatı" kategorisinde. Hakan Günday'ın kadın versiyonu Ayfer Tunç kalemine hayran kalmamak, kapılıp gitmemek imkansız.
Her sayfa çarpa çarpa dövüyor okuyucuyu... Enfes bir anlatımdı... Önce kapak kızı okununca daha anlamlı olacaktır... Olaylara iki açıdan bakabilmeyi bilen insanlar için...
Keyifli okumalar/ Selma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder