1 Ocak 2020 Çarşamba

2019 ARALIK AYI KİTABIMIZ (BİR DİNOZORUN ANILARI/ MİNA URGAN)


KİTAP HAKKINDA
İngiliz edebiyatı 'duayenimiz' Mina Urgan, bu kez anılarıyla, bir yaşama ustası olarak karşımızda.

Mina Urgan 'Bir Dinozorun Anıları"nda açık yürekli, yalın ve naif bir dille anlatıyor; kendini, çevresindekileri ve bir coğrafyada olan biteni... Halide Edip, Necip Fazıl, Abidin Dino, Neyzen Tevfik, Sait Faik, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Atatürk ve başka pek çok isimle zenginleşmiş bir ömrü..."

Oğuz Atay'ı ayaküstü ve o kadar az gördüm ki, onunla ilgili ancak bir tek izlenim edindim: Koskocaman bir kediye benziyordu tıpkı. Çok kocaman ve çok güzel bir kediye, öyle benziyordu ki, ona elimi uzatınca 'miyaaav' diyeceğini sandım. Miyavlayacağı yerde 'tanıştığımıza memnunum' deyince şaşırıp kaldım."

Mina Urgan'ın anılarını bazen coşkuyla bazen buruklukla ama hep gülümseyerek okuyacaksınız. /Alıntı


KİTAPTAN ALINTILAR
"Anılarıma başlarken, her şeyden önce, gençliğin bir mutluluk, yaşlılığın ise bir mutsuzluk dönemi olduğu mitosunu yıkmak istiyorum" 
"Bu bedeli fazlasıyla ödemek isteyenlerin, "iyi ihtiyarlamak için yiğit olmak gerekir" sloganına uymaktan, sağlıkları konusunda dırdırlarını kesmekten, bedenleriyle birlikte kafalarının da yaşlanmasını engellemek için yoğun bir çaba göstermekten başka çareleri yoktur."
"Bütün dünyaya yayılan bu bayağılaşma konusunda, bizler ayrıca marifetli sayılırız. Çünkü Avrupalılar Batılı bir biçimde bayağılaşırken, biz hem Batılı, hem de Doğulu olduğumuzdan, hem alafranga bir biçimde, hem de alaturka bir biçimde bayağılaşmanın yolunu bulduk."
"Zaten bence, iştahla yenilen hiçbir yemek, ne denli ağır olursa olsun, insana dokunmaz. Ancak stresler ve korkular içinde, çekine çekine yenilen yemekler insana dokunur."
"Ben tarafsız değilim. Açık seçik taraf tutuyorum. Yobazlığa karşıyım, ırkçılığa karşıyım, gericiliğe karşıyım. İnsanların sömürülmesine ve savaşa karşıyım. Sosyalizmden, sevgiden, kardeşlikten, aydınlıktan yanayım."
"Sen, kendi ekmek parasını kazanan özgür bir kadın olacaksın. İyi bir evlilik yapmanı çok isterim. Ama canın isterse evlenirsin, canın istemezse evlenmezsin. Eğer evliliğin yürümez de boşanırsan, kendine de çocuklarına da bakacak durumda olmalısın."
"Bizim kuşak için Gazi Mustafa Kemal Paşa, şimdi Atatürk deyince akla gelen yapay ve soyut kavram, acemice yontulmuş çirkin heykellerde görünen çatık kaşlı devlet simgesi değil, aramızda yaşayan canlı ve çok renkli, çok çekici bir insandı. Hiç çatık kaşlı değildi. Tam tersin, hafif gülümseyen, son derece güzel bir insandı."
"Onun için on beş yaşından beri zengin olmak ayıbından kurtulduğum, ekmek parasını kendi alnının teriyle kazanan çalışan bir kadın olduğum için gurur duyarım. Bunlar çok dinozorca düşünceler elbette. Ama dinozorca düşünmekten hiç mi hiç utanmıyorum."
"Çünkü ben dinozoru, tarih öncesi çağların nesli tükenmiş bir hayvanı olarak değil; geçmişin doğruluğu kanıtlanmış ve yadsınmaz değerlerini yeni sentezler yaparak geleceğe taşımayı amaçlayan bir yaratık olarak tanımlıyor, dinozorluğumla övünüyorum."

YORUMLARIMIZ
Yazarımız anılarını anlatırken, muazzam bilgi birikimiyle bizi o döneme ait muhteşem bir yolculuğa çıkarıyor. 
Ele avuca sığmayan "acayip" bir çocuk, küçük hanım, teyze, anne, madam, asistan, profesör, kendi değerini bilen, kadınlığın sefasını yaşayan, acı -tatlı her şeyle açık yüreklilikle yüzleşen, kendi ekmeğini kazanmak isteyen, hapishaneye girememekle hayıflanan, kendi deyimiyle "azılı bir komünist", muhteşem bir insan Mina Urgan.
Samimi bir dille sohbetler ettik Mina Urgan'la. Okumak sevgisini, çocuk sevgisini okuduk ve hissettik.
Hayran bıraktıran bir yaşam, yaşlılığı ile dalga geçmesi yer yer bizi gülümsetiyor.

Kitabı okurken bunları arkadaşlarıma nasıl anlatsam diye düşündüm ve kendim belirlediği üç bölümde sunmaya karar verdim.
1) Nelere Tekrar Üzüldüm; 
Sutruma'nın batırılması; Yıllar sonra bu kadar çok mülteci kabul ederken, o dönemde Yahudilerin kabul edilmeyerek ölüme terk edilmelerine üzüldüm.

6-7 Eylül olayları; "Kıbrıs Türktür" lafı uğruna Türklerin mili servetinin bir kısmı imha edildi. Uydurma provokasyonlar ile suni bir Kıbrıs meselesi ortaya atılarak gayri müslümlerin malları yağmalandı ve zenginliğimiz olan bir çok gayri müslüm Türkiye'yi terk etti.

27 Mayıs 1960; güzel başlayan kötü biten bir askeri darbe ya da yazarın deyimiyle "devrim".Adnan Menderes ve adamlarının yargılanıp asılması büyük bir hataydı, Yazar sürgüne gönderilmelerinin  daha doğru olacağını savunuyor.

16 Şubat 1969- Kanlı Pazar; Amerikan 6. filosunu protesto etmek için taksime yürüyüşe geçenlerin yolları yobazlar tarafında kesiliyor ve bıçaklı, sopalı saldırıya uğruyorlar.

5 Mayıs 1972; Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının asılması.

1 Mayıs 1979-Kanlı 1 Mayıs; 34 ölü.

Rus Devrimi; Stalin'in zorbalığı. Sınıfları ortadan kaldırmaktan çok, ayrıcalıklı yeni bir yüksek sınıf ortaya çıkarması. Toplumsal düzende rahat yaşarken, daha sonraları kapitalizmin en vahşisini yaşadılar.

1980 Öncesi ve Sonrası; haksız tutuklanmalar ve işkenceler.

2) Kimleri Tekrar, Daha Farklı Tanıdım;
Halide Edip, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Behice Boran, Mehmet Ali Aybar, Neyzen Tevfik, Sait Faik, Cevat Çapan, Cevat Şakir, Aziz Nesin, Sebahattin Eyüboğlu, Necip Fazıl, Güzin-Abidin Dino, Arif Dino, Cahit Sıtkı vb. 
Kitapları, şiirleri ve resimleriyle tanıdığımız yazarları, şairleri ve ressamları, insani ve farklı yönleriyle anlatıyor.
 Anılarında bahsettiği en ilginç dört kişilik Necip Fazıl, Yahya Kemal, Sait Faik ve Neyzen Tevfik. Bu anılar birinci elden yani bizzat yaşadıkları olduğu için çok kıymetliler.
Cumhuriyet Dönemi ve Atatürk ile ilgili anıları çok önemli ve samimi, Cumhuriyetin kadınlara tanıdığı hakları sürekli hatırlatıyor.

3) Hangi Düşüncelerine Katıldım;
Ötenazi hakkındaki düşünceleri.

Feminizm. Kadının toplumda yeri olmadığı düşüncesini "bence bu bir kadın sorunu değil, sınıf sorunu" diyerek açıklıyor.

Globalleşmeye değil, enternasyonalizme inanıyor. Sınırların ortadan kalkması ve milletlerin tam olarak kaynaşması.

Eğitimde fırsat eşitsizliğine dikkat çekiyor.

Zenginliğin arkasında ya bir haksızlık, sömürü ya da hırsızlık olduğunu düşünüyor.

Rus Devrimini ve Stallin'i eleştiriyor. Aydınları ve sanatçıları baskı altına alarak, ayrıcalıklı yüksek bir sınıfın oluşmasını sağladığını ve devamında da kapitalizmin en vahşisini yaşamak zorunda kaldıklarını belirtiyor.

Cumhuriyet Aydınları ile birlikte, yoksul ve onurlu bir Türkiye'de Cumhuriyet tarihi yaşamış, iyi eğitimli, çevresini aydınlatmak isteyen bir Türk Kadını Mina Urgan.

Keyifli okumalar dilerim. /GÜLAY




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder